Yaşlanma, kanser, kalp damar hastalıkları, bunama (demans) ve birçok kronik/dejeneratif hastalığın önlenmesinde temel öneme sahip olan glutatyon molekülü üç yapı taşından oluşur, bunlar karaciğerde sistein, glisin ve glutamit adlı aminoasitlerdir.
Vücudun kendi ürettiği güçlü antioksidanlardan biri olan glutatyon, tüm organ ve dokuları serbest radikallerin neden olacağı zararlı etkilere karşı korur. Bağışıklık sistemini destekler, sigara ve alkolün zararlı etkilerinin önlenmesinde görev alır.
Metabolik olaylar, maruz kaldığınız radyasyon ve daha birçok zararlı etken vücudunuzda hücrelere zarar veren serbest oksijen radikali adı verilen moleküller oluşturur.
Bu moleküller aşırı miktarda artarsa vücudunuzun doğal antioksidan mekanizması onları etkisiz hale getiremez. Sonuç olarak hücreleriniz zarar görür ve birçok hastalığın riski artar.
Glutatyon, serbest radikalleri nötralize ederek, dokuları korur, antijen sunumu teşvik ederek ve CD8 hücrelerini uyararak bağışıklık sistemini geliştirir. Bu sayede vücudunuzu zararlı etkilerden korur ve hücrelerin zarar görmesini engeller.
Glutatyon, bedende birikebilen ağır metalleri ve kimyasalları temizler.
Nörotoksik cıvadan ya da kanserojen arsenik, kadmiyum, bakırdan temizlenmek, meyve ve sebzelerdeki kimyasal kirlerden kurtulmak, et ve süt ürünlerindeki hormonlar ya da antibiyotiklerden arınmak söz konusu olduğunda da yine glutatyon etkilidir.
Glutatyon, bir cıva ve antioksidan taşıyıcısı olarak, vücudu cıva toksisitesinden korumakta üç ayrı rolü vardır. Birincisi, özellikle metil cıva ile bağlanan glutasyon, cıvayı, hücresel proteinlere bağlanarak enzimler ve dokulara zarar vermekten alıkoyan bir kompleks oluşturur. İkincisi, karaciğer, böbrek ve beyinde bulunan Glutatyon-cıva kompleksleri, cıvanın vücuttan taşınması ve elimine edilmesinin birincil formu gibi görünür. Üçüncü olarak, Glutatyon, cıva tarafından üretilen hidrojen peroksit, tekli oksijen, hidroksil radikalleri ve lipid peroksitlerine karşı savunma sağlayarak, hücrenin antioksidan kapasitesini artırır.
Kronik stres ve inflamasyon insülin direncine sebep olan durumlar arasındadır. Tip 2 diyabette glutatyon takviyesi insülin direncinin yenilmesinde, aşırı insülin salınımına bağlı inflamasyonun azaltılmasına ve oksidatif yükün rahatlatılmasına yardım ederek tedaviyi kolaylaştırır, yüksek kan şekerinin yarattığı sinir hasarını azaltır.
Obezitenin artması, kötü beslenme ve sık karşılaşılan insülin direnci non-alkolik karaciğer yağlanması riskini artırır. Glutatyon takviyesinin yapılan araştırmalarda karaciğer hasarını engellediği ve alkolün etkisi dışında oluşan karaciğer yağlanmasını gerilettiği kanıtlanmıştır.
Antioksidan maddeler vücuttaki oksidasyonu önleyici veya yağların otoksidasyonunu yavaşlatan maddeler olarak tanımlanabilir. Vücudun en güçlü antioksidan glutatyon serbest radikallerle reaksiyona girerek; hücrelere zarar vermelerini önler. Bu özellikleriyle hücrelerin anormalleşme ve sonuç olarak tümör oluşturma risklerini azalttıkları gibi, hücre yıkımını da azalttıkları için, daha sağlıklı ve yaşlılık etkilerinin minimum olduğu bir hayat yaşama şansını yükseltir.
Glutatyon içeren ya da vücutta glutatyon üretilmesine destek olan gıdalar;
Yukarıdaki besinlerin birinden günde bir porsiyon tüketmeniz glutatyon üretimini desteklemeniz için yeterlidir.
Glutatyon vücudumuzda doğal yollardan üretilir ama çeşitli sebeplerden ötürü bu üretimde azalma olabilir.
Yaş, çevre kirliliği ve toksinler glutatyon düzeylerinin azalmasına neden olmaktadır. Beslenme dışındaki bir diğer yöntem ise dışarıdan hazır glutatyon almaktır.