Beyinin farklı bölgelerinin çalışmasının engellenmesi sonucu iletişim kurmayı zorlaştıran bir durumdur. Otizm, yaşam boyu süren, sosyal etkileşim ve iletişimde zorluklarla ve sınırlı ya da tekrarlayan düşünce ve davranışlarla karakterize olup, değişken şiddette yaşanabilen gelişimsel bir bozukluktur.
Otizmde, belirtiler sıklıkla yaşamın ilk 3 yılında ortaya çıktığı için gelişimsel bir bozukluk olarak kabul edilmektedir. Diğer insanlarla etkileşimlerinde farklılıklar, göz teması kuramama ve jest-mimik kullanımında zorlanma, konuşma kabiliyetinin geç ya da sınırlı olması, kolları sallama ve yüksek seslerden hoşlanmama gibi belirleyici ve tekrar eden belirtiler gösterirler.
Belirtiler bazen bir yaşından önce başlarken, bazılarında normal psikososyal gelişme olup “mama, baba” gibi ilk kelimeler söylendikten sonra gelişimde gerileme ve duraksama fark edilir. Otizmin beyinin yapısını ve işleyişini etkileyen sinir sistemindeki sorunlardan kaynaklandığı düşünülmektedir. Ebeveynlerin çocuk yetiştirme şekli veya sosyoekonomik düzeyle bir ilgisi bulunmamaktadır.
Otizm, yaygın gelişimsel bozuklukların bir alt grubudur. Yaygın gelişimsel diğer bozukluklar aşağıdaki gibidir;
Asperger sendromu: Dil gelişimleri otizme göre daha iyidir.
Rett sendromu: Sadece kız çocuklarında görülen ağır zihinsel geriliği ve baş çevresi küçüklüğü ile seyreden genetik bir hastalıktır.
Dezintegratif: İlk iki yaşa kadar çocuğun gelişimi normaldir, sonrasında otizm benzeri bulgular başlar.
Otizmde, beyinin farklı bölgeleri senkronize çalışamaz. Otizmlilerin çoğu diğer bireylerle iletişim kurmakta zorlanır. Ancak erken tanı ve yönlendirme ile iletişim biraz daha güçlü hale getirilebilir. Otizmin nedeni tam olarak bilinmese de genetik kökenler, doğum komplikasyonları, viral enfeksiyonlar ve çevre kirliliği gibi çevresel faktörler sayılabilir. Farklı kromozomlardaki 100'den fazla genin farklı şiddette otizm spektrum bozukluğuna neden olabileceği düşünülmektedir. Gebe kalındıktan sonra özellikle ilk sekiz haftada etkili olup doğum kusurlarına yol açan tüm teratojenlerin otizm riski ile bağlantılı olabileceği bildirilmektedir. Bu sonuç otizmin gelişimin çok erken dönemde ortaya çıktığını gösteren güçlü bir kanıt olsa da daha sonra başlama ihtimalini ekarte edemez.
Beyin fonksiyonlarını ve hücre iletişimlerini bozan nörometabolik hastalıklarda veya epilepsi gibi rahatsızlıklarda da otizm bulguları görülmektedir. Otizmin oluşmasına ya da kötüleşmesine neden olduğu ileri sürülen çevresel faktörler arasında bazı besinler, PCBler, plastik ürünlerde kullanılan fenoller, tarım ilaçları, alkol, sigara içme ve uyuşturucular bulunur. Risk faktörleri arasında ilerlemiş anne veya baba yaşı ve annenin Avrupa ile Kuzey Amerika dışında doğmuş olması gibi ebeveyn özelliklerine de rastlanmıştır. Ayrıca düşük doğum ağırlığı, kısa gebelik süresi ve doğum sırasında ön dikkat sisteminde işlevsel düzenin değiştiği, ancak dikkati toplama ve hedefe yönelik düşünme ile ilgili korteksinde yerel aşırı bağlantı olduğunu ve
Otizmin temel özellikleri sosyal etkileşim bozukluğu, iletişim bozukluğu, sınırlı ilgi ve yineleyici davranıştır. Atipik yemek yeme gibi diğer özelliklere sıklıkla rastlanır ama tanı koymak için gerekli değildir.
-Göz göze gelme, yüz ifadesi ve beden dili gibi sözsüz iletişim becerisinin gelişiminde belirgin problemler
-Yaşıtlarıyla arkadaşlık kuramama
-Yaşıtlarıyla eğlence, ilgi veya başarıyı paylaşmaya karşı ilgisizlik
-Empati eksikliği
-Başka insanların acı ve üzüntü gibi duygularını anlamada zorluk çekme
-Adı ile seslenince ya da kendileri ile doğrudan konuşulduğunda tepki vermeme
-Aşırı hareketsiz ya da aşırı hareketli olabilme
-Fiziksel temastan hoşlanmama
-Bazı objelere aşırı bağlanma
-İnatçı ve hırçın davranışlar
-Acıya ve tehlikeye karşı duyarsızlaşma
-Nesnelere, özellikle dönen nesnelere karşı aşırı ilgilidirler
-Konuşmada gecikme
-Konuşma şekli ve ses tonunda tekdüzelik
-Jest ve mimik kullanımı gibi sözsüz iletişim ya hiç yoktur ya da sınırlıdır
-Eller, kollar, parmaklar veya kafalarını tekrarlayan şekilde hareket ettirme
-Kalıplar şeklinde cümleler kurma
-Düzen takıntısı
-Normal öğrenme metotlarına karşı duyarsız kalma
-Hırçınlaşıp kendine, etrafındaki eşyalara ve insanlara zarar verme
-Kalabalık ortamlardan rahatsız olma ve gerilme
-Yemek yeme bozukluğu
-İhtiyaçlarını karşılayacak kişinin kolunu çekiştirerek derdini anlatmak
Otistiklerin %40'ı asla konuşmaz. Ayrıca otistikler başlamış bir konuşmayı sürdürmede zorlanırlar. Otizmli bireyler daha önceden duydukları belli bir cümleyi sürekli tekrar ederler.